Melek Taşçeken
16 Oct
16Oct

Resim yapmaya başlamak ya da bir resme bakmak, beynimizde duygusal ve bilişsel süreçlerin aynı anda devreye girdiği oldukça karmaşık ve derin bir deneyimdir. Beynin sağ ve sol yarıküreleri bu süreçte birlikte çalışarak hem duyguları hisseder hem de onları anlamlandırır. Bu deneyimi daha iyi anlamak için, beynin her iki yarıküresinin işlevlerine ve bu işlevlerin resim yapma ya da bir resmi gözlemleme sırasında nasıl rol oynadığına yakından bakmamız gerekir.

1. Sağ ve Sol Beyin İşlevleri:

Sağ beyin, daha çok sezgisel, yaratıcı ve görsel-duygusal süreçlerle ilgilidir. Bir resme baktığınızda, sağ beyniniz renkleri, şekilleri ve estetik unsurları algılar. Örneğin, bir gökyüzü manzarası gördüğünüzde, bulutların yumuşak kıvrımları ya da renklerin sıcaklığı size huzur verebilir. Bu huzur duygusu, sağ beyninizde hissedilir. Yani, sağ beyin size bu manzaranın rahatlatıcı olduğunu hissettirir. Bir başka örnek olarak, koyu ve karanlık tonlardan oluşan bir tablo gördüğünüzde, sağ beyin bu renkleri tehlike veya hüzün gibi olumsuz duygularla ilişkilendirir. Ancak burada, sadece duygunun hissedilmesi yeterli değildir.Sol beyin ise, bu duyguları analiz eder ve anlamlandırır. Yani, duyusal deneyiminizi kavramsal bir düzeye taşır. Örneğin, karanlık bir figürle dolu bir tabloyu izlerken sağ beyniniz size “Bu tablo beni korkutuyor” hissini verebilir, ancak sol beyniniz bu hissi açıklamaya başlar: "Bu figür karanlık ve tehditkâr görünüyor, bu yüzden korkuyorum." Sol beynin devreye girmesi, duygusal deneyimi tam anlamıyla işlenebilir hale getirir. Eğer sadece sağ beyninizde kalırsanız, bu duyguların kaynağını tam olarak kavrayamazsınız.

2. Duygusal İşlemleme ve İki Yarımküre Arasındaki İş Birliği:

Duygusal işlemleme, yalnızca bir duyguyu hissetmekle bitmez. Sağ beyinde ortaya çıkan ham duygular, sol beyin aracılığıyla anlamlandırıldığında, tam anlamıyla işlenmiş olur. Beynin limbik sistemi, özellikle de amigdala, duyguların kaynağında yer alır. Amigdala, korku ve öfke gibi temel duyguları tetikler. Bir resimde sizi rahatsız eden bir unsur varsa, amigdala bu unsuru tehdit olarak algılar ve duygusal bir tepki başlatır. Ancak bu tepkinin anlamlı hale gelmesi için sol beyin, prefrontal korteksi kullanarak bu duyguyu düzenler ve yönetir. Prefrontal korteks, beynin karar verme, duygu düzenleme ve bilişsel kontrol gibi işlevlerini üstlenir. Bu bölge, rahatsız edici bir duyguyu analiz eder, ona mantıklı bir çerçeve kazandırır ve sizi bu duyguya karşı daha dengeli bir yanıt vermeye hazırlar. Örneğin, bir tablo size hüzün hissettirdiğinde, sol beyniniz bu hüznün neden kaynaklandığını anlamaya çalışır ve böylece bu duygu tam olarak işlenir. Örneğin; Bir manzara resmi çizdiğinizi düşünün. Renk paletinizde çoğunlukla yeşil ve mavi tonları kullandınız. Bu renkler size doğayı ve huzuru çağrıştırabilir. Sağ beyin bu huzuru hissederken, sol beyin bu duyguyu yorumlar: "Yeşil bana doğayı ve dinginliği hatırlatıyor, bu yüzden kendimi rahatlamış hissediyorum." Böylece, duygusal işlemleme hem hissetme hem de anlamlandırma aşamalarını içeren bir süreç haline gelir.

3. Kapsamlı Bir Duygusal Deneyim:

Eğer sadece sağ beyinde kalsaydınız, yani sadece duyguyu hissetseydiniz, o zaman bu duygu tam anlamıyla işlenmemiş olurdu. Örneğin, bir tabloya baktığınızda korku hissediyorsunuz, ama neden korktuğunuzu anlamlandıramıyorsanız, bu duygu yüzeyde kalır ve sizi rahatsız etmeye devam eder. Duyguların yalnızca yaşanması, onların tam olarak işlenmesi için yeterli değildir; sol beynin devreye girip bu duyguyu kavramsallaştırması gerekir.Beynimiz bu süreçte arka planda hızlıca çalışır. Hissettiğiniz korkuyu analiz eder ve bu duygunun nereden geldiğini bulmaya çalışır. Eğer bir resimdeki karanlık figür size korku veriyorsa, sol beyniniz bu figürü tehditkâr olarak etiketler ve duyguya bir açıklama getirir. Bu açıklama sayesinde, o duygu sizin için daha anlamlı hale gelir.


Soyut bir resme baktığınızı düşünün. Resmin şekilleri ve renkleri anlaşılmaz, düzensiz olabilir ve bu size garip bir rahatsızlık hissi verebilir. Sağ beyin bu karmaşayı hisseder, fakat sol beyin bu imgeleri anlamlandırmaya başladığında, belki de bu resimdeki düzensizlik sizin yaşamınızdaki bir belirsizlikle örtüşür. Sol beyniniz, resimde gördüğünüz imgelerin size huzursuzluk veren yaşam koşullarıyla ilişkili olduğunu fark ettiğinde, bu duygu bir anlam kazanır. İşte bu noktada, duygusal deneyim tam olarak işlenmiş olur.


Resim yapmak ya da bir resme bakmak, beynin sağ ve sol yarıkürelerinin aktif olarak devrede olduğu, duyguların hem hissedilip hem de anlamlandırıldığı bir süreçtir. Sağ beyin sezgisel olarak duyguyu fark ederken, sol beyin bu duyguyu kavramsallaştırır ve anlamlandırır. Resmin size hissettirdiği duyguların kaynağını bulup onları anlamlandırmak, beynin bu iki yarımküresi arasındaki iş birliği sayesinde mümkün olur. Bu bütüncül süreç, hem sanatsal yaratımda hem de bir sanat eserini gözlemlemede, duyguların derinlemesine deneyimlenmesine olanak tanır.

Bir resim ya da sanat eseri, sadece görsel bir deneyim değildir; aynı zamanda duygu ve anlamların keşfedildiği bir yolculuktur. Duyguları tam anlamıyla işleyebilmek için, hem hissedilmeleri hem de mantıksal bir çerçevede anlaşılmaları gerekir. Resim bu anlamda, beyninizin hem duygusal hem de bilişsel kapasitesini harekete geçirerek, yaşadığınız duyguları bilinçli hale getirir ve içselleştirmenizi sağlar.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.